Güzel yaşama rehberi
Otomobil > Şarap tadında

Özgörkey Ailesi otomobil koleksiyonu için bir müze kurma hazırlığında. Yakın bir zaman önce de araçlarını sergiledikleri Key Garage’ın kapanışını büyük bir partiyle yaptılar. Koleksiyonu merak edenler için Robb Report’ta yayımlanan yazımı kestim, biçtim ve Serkan Eldeleklioğlu’nun güzel kareleriyle bir araya getirdim.

Ailenin soyadlarının son üç harfini isim olarak verdikleri Key Garage, otomobilden hiçbir şey anlamayan birinin bile görünce etkileneceği bir yer. Bir yanda yıllarına göre sıralanmış Mercedes’ler, diğer yanda distribütörü oldukları markalardan BMW’nin en özel modelleri... Tam karşıda bütün azametiyle Rolls Royce'lar...

Murat ve Selim Özgörkey’in bu seçimlerinde  otomobillerle ilgili sahip olduğu bilgi birikiminin etkisi büyük. Yaklaşık 100 otomobilden oluşan koleksiyonu oluşturmaya dokuz yıl önce başlayan iki kardeş, genelde 50’li yıllar ve sonrasından otomobiller topluyor. Koleksiyonu inşa ederken en sağlam koydukları taş, gözlem yeteneği. Özelliklerini ezbere sayabilecekleri otomobillerin izini sürüyor ve de orijinaline sadık kalacak şekilde restore ediyorlar. Özel solüsyonlarla vidalar dahil her bir parça elde tek tek yıkanıyor. Döşemeler yeniden yapılıyor. Deriler, Porsche gibi otomotiv devlerine deri imal yerlerden getiriliyor. Gerekirse dünyanın en iyi standartlarındaki yedek parçalar bulunup yerlerine takılıyor. Özetle  hayallerindeki otomobil neyse onu ortaya çıkartıyorlar. Tüm bunlar heyecan en çok da merak gerektiriyor. Bir de tabii çok iyi bir ekibi yönetme becerisi. Sadece koleksiyondaki araçlarla ilgilenen dokuz kişilik bir ekip çalışıyor. Bu ekip, araçların hem restorasyonu hem de bakımıyla kısacası onları ‘show condition’ haline getirmekle sorumlu. Murat Özgörkey, “Dışarıya asla iş vermiyoruz. Motorun yenilenmesinden boyasına kadar her işimizi kendimiz hallediyoruz. Bu araçların boyasına, izolasyonuna 50-100 yıl daha birşey olmasın diye özel bir bakımdan geçiriyoruz” diyor.

Özgörkey için burada sergilenen otomobillerin hepsinin yeri ayrı. "Aralarından bir tane seç deseniz seçemem" dese de beraber fotoğraf çekileceği otomobili belirlemekte pek zorlanmıyor: Klasik Otomobil Kulübü kurucularından Ahmet Öngün'den satın aldığı 1957 model Chevrolet Corvette. 

Koleksiyonda İngiliz, Alman ve İtalyan otomobiller ağırlıkta. Yurtdışındaki açık artırmalardan otomobil almayı pek tercih etmiyorlar. Ancak gidiyor, seyrediyor, standartları ve bu işi nasıl yaptıklarını öğreniyorlar.

Murat Özgörkey, koleksiyonerlik virüsünün vücuduna model arabalar ile girdiğini söylüyor.  Çocukluk yıllarında başlayan maket merakı uzaktan kumandalı otomobil, tekne ve helikopter modelciliğiyle ilerlemiş. Üniversiteden mezun olduğu sene yurtdışından döndükten sonra da model araba satın almaya başlamış.  Ve 14 yıl içinde topladığı arabaların sayısı 6 bine ulaşmış. Genelde yurtdışı seyahatlerinde alıyor bu arabaları. Tabii işinin getirdiği bir avantaj da otomobil üreticisi firmalarla direkt bağlantı kurabilmesi. Modeller, otomobillerin etrafını çevreleyen camlı vitrinlerde sergileniyor. Başvursa model arabalarının Guinness Rekorlar Kitabı’na bile girebileceğini söylüyor. Çünkü bu alandaki en yüksek rekor 3 bin 500 adet. Bir diğer iddialı olduğu koleksiyon ise kalemleri. İngiliz bir aracıyla birlikte çalışıyor. Genellikle limited edition’ları koleksiyonuna katıyor. Bugüne kadar çok az kişiye gösterdiği bu koleksiyonun Türkiye’de bir benzeri daha olmadığı konuşuluyor. 

Koleksiyonunu yaptığı objeleri bir araya getirirken gösterdiği özeni, sergileme konusunda da sürdürüyor. Birçok koleksiyonerin değerli tablolarını depolarda, otomobillerini ise bakımsız garajlarda muhafaza ettiğini düşününce ne demek istediğimizi daha iyi anlayacaksınız. Örneğin ahşap model gemilerini, evinin özel bir köşesinde sergiliyor. Satranç takımları için de özel cam duvarlı bir oda yaptırmış. Kalemlerini de kutularında muhafaza etmeyi sevmiyor, onları da özel bir sergileme konsepti içerisinde özel bir odada saklıyor. Henüz çok az sayıda kişinin keşfedebildiği bu odaya girenlerden anı defterine duygularını da yazmalarını istiyor.

Koleksiyon merakının ayrıntılarına değindikten sonra esas konumuz olan otomobillere dönelim. Sergilenen her otomobilin önündeki levhalarda aracın üretim yılı, kaç adet üretildiği, maksimum hızı ve beygir gücü gibi bilgiler yer alıyor. 

Şimdi göreceğiniz Silver Cloud 1957’yi (tüm dünyada sadece 2359 adet üretilmiş) kullanmaktan çok zevk alıyor Murat Özgörkey. Nedenini ise şöyle açıklıyor: “Çünkü bu, çok emek harcanmış ve duygusal bağ kurduğum bir araç.”

“Bu kadar yoğun bir çalışma temposuna sahipken, bu koleksiyonları yapmaya nasıl zaman buluyorsunuz?” sorumu, “Genlerime yerleşmiş galiba” diye yanıtlıyor. “Farklı farklı şeylerin koleksiyonunu yapmaktan müthiş keyif alıyorum. Bir iş yapıyorsam onu hakkını vererek yapmayı severim. Çok okurum, öğrenirim, konu ne ise en ince detayına kadar araştırırım” diyor. Modelcilikle ilgili tüm yayınları takip ediyor mesela. Tıpkı otomobiller, tekneler, kalemler ve elektronik ile ilgili tüm dergileri takip ettiği gibi.  Her ay yaklaşık 50 dergi okuyor. Dekorasyonla ilgili yayınlar da yakın markajında. Hatta otomobillerini sergilediği showroom’un tasarım aşamasında mimar desteği almadan kendi zevkiyle burayı yaratmasında yıllardır zihninde biriktirdiği resimlerin payı olduğuna inanıyor. 

Özgörkey, kendisi gibi eski otomobilleri toplayıp, profesyonel bir ekiple çalışarak bu mantıkta onları restore eden başka birini daha tanımadığını söylüyor. Bu koleksiyonun bir diğer farklılaşma noktası da yeni ve klasik modelleri bir arada barındırması. Klasik modeller arasında Ford Mustang 1956, Jaguar Mark VII, 1956 model Jaguar Type S, Jeep CJS 1977, 1980 model Chevrolet C10 ve 1949 model bir Harley Davidson motosiklet dikkat çekiyor.

Türkiye’deki iki Alfa Romeo 8C Competitizione’den biri bu koleksiyonda. Özgörkey, bu otomobilin bugünden geleceğin klasikleri arasında gösterildiğini söylüyor.

Sadece 500 adet üretilen aracın içinde Özgörkey’in adının ve aracın üretim numarasının yazdığı Türk bayraklı bir plaket bulunuyor.

“4 benim uğurlu sayım. 4 Temmuz’da sipariş vermiştim, 414’üncü otomobil benim oldu” diyor. Bundan sonrası için koleksiyonuna ekleyeceği parçaları daha bilinçli seçtiğini söylüyor. Belli serilere odaklanmaya devam edeceklerini de ekliyor. Mesela BMW’nin M ve Z serisini topluyor. 2003’te üretimi biten toplam üretimi yaklaşık 4 bin olan Türkiye’deki altı adet Z8’den biri de onda. Mercedes’lerde ise  SL’lerin hepsini toplama eğilimi var. 

Sergilenen otomobillerin çoğunu günlük hayatında kullanıyor. Kullanmaktan en çok zevk aldıklarının başını ise Ferrari 430 çekiyor.  Bu otomobil, hem ilk Ferrari’si, hem de Koç’un bayilik altıktan sonra getirdiği ilk otomobil olduğundan onun için daha değerli.

“Ferrari’nin tarihini, objelerini çok seviyorum.  Üç kez testlerine, eğitimlerine katıldım. Fabrikasını ziyaret ettim. Yıl içindeki etkinliklerini de takip ediyorum. Ferrari Track Day’lere katılıyorum” diyen Özgörkey’in markaya olan düşkünlüğü showroom’da yarattığı özel köşelerden anlaşılıyor. Özel olarak yaptırdığı Ferrari arkalıklı koltuğu ilk bakışta otomobillerden ayırt etmek imkansız gibi. En büyük hayallerinden biri bir gün sadece Ferrari’lerden oluşan bir garaj kurmak.  

Bir otomobilin restorasyonunun yaklaşık üç-dört ay sürdüğünü söylüyor Özgörkey. Tabii bu süreyi bir hayli aşanlar da var. Babalarına 71’inci yaş hediyesi olarak verdikleri Mercedes 280 SL gibi. Bu otomobilin yapımı 14 ay sürmüş. Peki Özgörkey işin en çok hangi aşamasından heyecan duyuyor? Satın alacağı otomobili tozun altındaki bir elmas gibi keşfettiği an mı yoksa restorasyonu tamamlandıktan sonra onu ilk gördüğü an mı? Yanıtı şöyle: “En çok otomobil bittikten sonra bu showroom’da yerini aldığında heyecanlanıyorum. Çünkü buraya konması onun tam anlamıyla bitmesi demek. En küçük parçası eksik olsun, bitmiş sayılmaz.”

Hiç tartışmasız Key Garage’ı gören birçok kişinin Murat Özgörkey’e yönelttiği ilk soru, bu araçların toplam değeri.  “Buraya gelen hemen hemen herkes buradaki en pahalı arabayı merak ediyor. Ancak ben bu otomobillerin fiyatları hakkında konuşmayı sevmiyorum. Bir kere konuştuğunuz rakamlar doğru olmayabiliyor. 5 liraya aldığınız otomobilin değeri gördüğü işlemlerden sonra 50 liraya çıkabiliyor” diyor Özgörkey. 


Etiketler: Murat Özgörkey,otomobil koleksiyonları,Selim Özgörkey,Key Garage,Alfa Romeo 8C Competitizione,Chevrolet Corvette 1957,Rolls Royce Silver Cloud 1957,Ford Mustang 1956,Jaguar Mark VII,Jaguar Type S 1956,Jeep CJS 1977,Chevrolet C10 1980,Ferrari 430,Mercedes 280 SL

Bu yazı için 5 yorum var

Yorum yazmak için tıklayınız.


Esra Karşıyaka şöyle der:
17/07/2012
Sevgili Banu'cuğum, Yine çok hoş bir yazı (daha onceden yayımlanmış olduğunu biliyorum ama ben ilk defa okuma fırsatı buldum). Eline saglık, fotograflar da çok başarılı.. Gustology rocks!!! :))) Sevgiyle kal...
Ayça Durmuşoğlu şöyle der:
23/09/2012
Merhaba. Bu yazıya rastlamak benim için şuan resmen bir şans :)
ahmet tunalılar şöyle der:
06/05/2015
sayın murat özgörkey benim 1970 model opel record sport tek kapı arabam bende 25 senedir bende dir emekliyim sizin klasik otoların koleksiyonunuz var acaba benim arabamlada ilgenirmisiniz antalyada oturuyorum saygılar
bülent şöyle der:
28/09/2015
gerçekten tebrik ediyorum.bizim gibi otomobil severlerin duygularını tatmin etmiş oluyorsunuz aynı zamanda.emeğinize sağlık...
atilla dalgakiran şöyle der:
02/11/2015
sn. murat özgörkey bey,rnrn1974 model, orijinal Alman yapımı, çokrnözel yapım, bombeli ön cam, kalın tamponlar,rnön koltuklar yüksek, çok bakımlı ve halenrnkullandığım VW kaplumbağa arabam var. 1981rnyılındanberi bendedir.rnrnGazetedeki müze haberini okuyunca size yazmayı düşündüm. Eğer ilgilenirseniz,rnsize satmayı düşünüyorum.rnrnMüsbet veya menfi cevap verirseniz, rnsevinirim,rnrnİyi günler,rnrnAtilla DalgakiranrnGSM: 0532-2129186rnrnrnrnrnrnrnrnrn
Gustology Nedir
Gustology Nedir Gusto, zevk alma, stil ve haz anlamına gelir. Gustology ise yüksek zevke fakat sınırlı vakte sahip okuyucusunu stil sahibi ürünler ve zevk veren adresler hakkında bilgilendirir.  
Yazarı Kimdir?
Banu Kitiş Dağıstan
Gusto video
Arşiv
Gustology