Güzel yaşama rehberi
Tasarım > İşte karşınızda porselen
Porselen denilince aklınıza gelen ilk sözcükleri saymanız istense ilk üçün içine Çin’in gireceğine eminim. İlk kez Çinlilerin dokunduğu bu beyaz altını Avrupalıların keşfetmesi 18’inci yüzyıla rastlıyor. İlk başarılı porselen imalatı Dresden yakınlarındaki Meissen Porselen Fabrikası’nda gerçekleştiriliyor. Ve burayı yeni fabrikalar izliyor.

Önceleri desenler daha çok Çin porseleninin taklitleri gibiyken zamanla kraliyet ailelerinin de etkisiyle prestijli bir sanat türüne dönüşüyor porselen. Osmanlılar’ın da porselene çok ilgi gösterdiği, Avusturya ve Almanya’daki fabrikalarda sürahiler ve aşurelik kaplar ürettirdiği biliniyor. Bunların birçok örneği bugün Topkapı Sarayı’nda sergilenmekte. Hatta dünyanın en büyük Sèvres porselen takım koleksiyonu da burada...

Sèvres, 1740’ta Fransa’nın Sèvres kasabasında açıldı. Kısa süre içinde bir ekole dönüşerek 18’inci yüzyılın en önemli sanat eserlerini üretmeye başladı. Onu ayrıştıran efsanevi pembesi ve taklit edilemeyen mavisi Avrupa Sarayları’nın hemen hemen tamamı tarafından talep gördü. Bu da üretildiği dönemde bile müzayedelerde satışa çıkmasına neden oldu. Tarihi hafızamızı da tazeleyelim; Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletleri arasındaki Sevr Antlaşması, bu semtteki bir porselen fabrikasında 1920’de imzalanmıştı.

Sévres bugün geleneksel üretimlerinin dışına çıkıp sanatçılarla çalışarak farklı tasarımlara imza atıyor. Nathalie Talec’in imzasını taşıyan “The One Who Sees Blindly” büstü de bunlardan biri.


Osmanlı Sarayları için özel tasarlanan, Dolmabahçe ve Topkapı Sarayları’nın en nadide koleksiyonları arasında yer alan imzalardan biri de Meissen. Avrupa’nın ilk ve en eski porselen üreticisi. 300 yıllık bir geçmişe sahip olan markanın modacı Valentino gibi pek çok ünlü tutkunu var. Meissen, dekoratif ürünlerin yanı sıra mücevher ve aksesuvar alanına da el attı. İpek şal, fular, kravat, yüzük, kolye, kalem ve saat de üretiyor artık.


Markanın 2005’ten bu yana limitli sayıda ürettiği sanat eserlerine ise paha biçilemiyor. Kar çiçeklerinin açtığı vazo da bunlardan biri. Avrupa’da müzayedelerde rekor fiyatlardan alıcı bulunan bu eserler cazip birer yatırım aracı olarak da görülüyor.


Köklü porselen üretim geleneğini devam ettiren Meissen, modern sanat alanındaki çalışmalarıyla sivriliyor. Aynı zamanda bir modern sanat müzesine de sahip. Dünyanın her yerinden sanatçıların eserlerinin sergilendiği müzedeki porselenlerin tamamı Meissen Art Campus’te yaratılmış. Amerika doğumlu Berlin’de yaşayan sanatçı Jen Ray ve Rusya doğumlu İsviçre’de yaşayan Irina Polin’in işleri en çok ilgi çekenlerden.


Porselen deyip de Lladro’dan bahsetmeden geçmek olmaz. İspanyol markanın en çok tanınan tasarımları anne çocuk sevgisini anlatan ve çiçek temalı objeleri.


Marka da rakipleri gibi porseleni sadece objelere hapsetmiyor; abajur, avize, satranç takımı gibi aksesuvarlar hatta mücevher tasarımlarında kullanıyor.


Markanın ikinci kuşak yöneticisi Angeles Lladro’ya “Lladro’yu bu kadar ayrıcalıklı kılan nedir?” diye sorduğumuzda şu yanıtı alıyoruz: “Çok meşakkatli ve ince işçiliğimizin dışında dünyanın her yerindeki insanlarla aramızda müthiş bir duygusal ilişki var. Biblolarımızdan bunu anlayabilirsiniz. İnsan yüzlerini duygularla yoğururuz ve mimiklerini birebir vermeye çalışırız. Bir anne-çocuk biblosunda annenin duygu yüklü bakışına şahit olabilir, seyahate giden kadınlar biblosunda da seyahatin verdiği hazzı yüzlerinde ve vücut hareketlerinde görebilirsiniz” diyor. En favori Lladro parçasının hangisi olduğunu soruyorum. Aralarından seçim yapmanın çok zor olduğunu belirterek ‘Nil Kraliçesi’ yanıtını veriyor.


Lladro’nun paletinde 4 bin farklı renk var. Tasarlanan her yeni parça hem markanın kreatif komitesinden hem de Lladro Ailesi’nden onay alıyor. Fikrin doğuşundan porselenin fırında pişirilmesine kadar geçen süre normalde 1,5 yıl. Ancak yüksek kalite porselen üretiminde bu süre 3 katına çıkabiliyor.

Fransa’nın önde gelen porselen üreticisi Bernardaud’nun Sarkis, Jeff Koons ve David Lynch gibi sanatçıların imzasını taşıyan yemek takımları da çok ilgi gören tasarımları.  


Amerikalı ünlü sanatçı Jeff Koons’un yarattığı serinin adı “Banalities”. Koons, bir zamanlar sadece imparatorların sofralarını süsleyen porselenin bugün hepimizin keyifle kullandığı bir obje oluşundan yola çıkarak bu tasarımları yaratmış.  

Bugün ailenin beşinci kuşağı tarafından yönetilen Bernardaud, üretim tekniklerini nesilden nesile başarıyla aktarıyor. Beyaz altını yemek takımlarının dışında mücevher, aydınlatma ve mobilya üretiminde de kullanıyor.

Porselene atılan bir diğer önemli imza da Herend’e ait. Koleksiyonu yapılan markaların başını çeken Herend porselenlerinin yapımında eskiden kalan teknikler kullanılıyor. Her şey el yapımı. Fabrikanın işleyişinde teknolojiden faydalanılan tek alan fırınların ısıtma yöntemleri. Herend’in bünyesinde 2 bin ressam görev yapıyor. Ressamlar figürleri işlerken tamamen gün ışığından yararlanıyorlar. Ve ancak “Baş ressam” oldukları taktirde figürlerinin altına imza atma yetkisine sahip olabiliyorlar.


Herend’in önemli bir özelliği de süslemelerde doğadan esinlenmesi. En çok kullandığı motifler arasında özel türde kuşlar, anlamlı çiçekler (lotus, şakayık ve hint çiçekleri gibi), kelebekler ve çobanlar bulunuyor. Markanın son dönemdeki tasarımlarında ise moderne doğru bir kayış dikkat çekiyor. Herend, daha uygun fiyatlı ve daha sade tasarımlara yönelmiş durumda. Bulaşık makinesine girebilecek ürünler yapmak için de araştırmalar yapıyor. Herend de alışılmışın dışına çıkarak porselen mücevher üretimine başlayan markalar arasında yer alıyor.

*Bu yazının daha kapsamlı hali Mercedes Mengerler Dergisi'nde yayımlanmıştır.

Etiketler: Sevres,Herend,Bernardaud,Lladro,gustology,porselen saat,porselen avize,porselen mücevher

Bir Yorum Yazın

* İsim
* E-posta
* Mesaj

Gustology Nedir
Gustology Nedir Gusto, zevk alma, stil ve haz anlamına gelir. Gustology ise yüksek zevke fakat sınırlı vakte sahip okuyucusunu stil sahibi ürünler ve zevk veren adresler hakkında bilgilendirir.  
Yazarı Kimdir?
Banu Kitiş Dağıstan
Gusto video
Arşiv
Gustology